Damak Tadımı Sonsuza Kadar Değiştiren Şanlıurfa Mutfağı!

Herkese merhaba! Geçen ay Şanlıurfa’ya yaptığım o muhteşem seyahatin üzerinden neredeyse dört hafta geçti ama ben hala etkisindeyim yahu… Özellikle yemekleri… Aman Allahım, o lezzetleri nasıl anlatacağım bilmiyorum ama deneyeceğim işte

Şanlıurfa’ya gitmeden önce, Urfa mutfağı denince aklıma sadece kebap geliyordu. Halbuki ne kadar yanılmışım! Şehrin mutfak kültürü öyle zenginmiş ki, bir haftalık gezimde her gün farklı bir lezzet keşfettim ve yine de deneyemediklerim kaldı. Şimdi sizinle bu enfes yolculuğu paylaşmak istiyorum.

Urfa Kebabı – “Acı Sevmiyorum” Demiştim, Ne Büyük Hataymış!

Urfa’ya vardığımın ilk akşamı, rehberim (ki kendisi çok tatlı bir amcaydı) beni şehrin en eski kebapçılarından birine götürdü. “Ben acıyı pek sevmem” dediğimde güldü sadece. Anlamadım tabii o an…
Masaya gelen Urfa kebabı, hayatımda tattığım en lezzetli et yemeğiydi desem yeridir. Kuzu etinin o inanılmaz yumuşaklığı, baharat karışımının mükemmelliği ve hafif yanık tadı… Şimdi düşünüyorum da, İstanbul’da yediğim kebaplar neymiş meğer! Urfa kebabının özelliği, zırhla kıyılan ete sadece tuz katılması. Bir de kuyruk yağı ekleniyor galiba, bu da kebaba müthiş bir lezzet veriyor.

Eti yerken gözlerim yaşardı ama bu acıdan değil, lezzetten kaynaklanan bir duygu yoğunluğuydu! 🤤 (Evet, biraz abartıyorum belki ama yemin ederim o kadar lezzetliydi işte!)

Çiğ Köfte – “Etsiz Olur mu?” Dediler, Oluyormuş Hem de Nasıl!

Falan yerde çiğ köfte yemelisin dediler… Gittim. Ustanın ellerine hayran kaldım resmen. Bulguru yoğururken öyle bir hızlıydı ki takip edemedim bile. Bir de şarkı söylüyordu yoğururken, tam bir şov! Eskiden çiğ köfte gerçekten çiğ etle yapılırmış ama şimdi sağlık sebeplerinden dolayı etsiz yapılıyor diğer şehirlerde. Açıkçası başta “etsiz çiğ köfte mi olur?” diye düşünmüştüm (çünkü bizim buralarda hala etle yapanlar var). Ama yanılmışım, Urfa’nın etli çiğ köftesi inanılmaz lezzetliydi. İnce bulgur, isot (Urfa’nın meşhur kırmızı biberi), domates salçası, nar ekşisi ve bir sürü baharatla yoğrulan çiğ köfte, marul yaprağına sarılıp limon sıkılarak yeniyor. Yanında da ayran… Off, şimdi bile ağzım sulandı düşününce!

Lahmacun – “Bu Bizim Bildiğimiz Lahmacun Değil!”

Urfa lahmacunu bambaşka bir şey arkadaşlar. Bir kere hamuru çok ince. Bir restorana girdim, öğle vakti. Kalabalıktı bayağı. “Bana bir lahmacun” dedim. Garson “kaç tane?” diye sordu. “Bir tane” deyince güldü. “Abla bir tane doymazsın, en az 3-4 tane ye” dedi.

Haklıymış! Urfa lahmacunu bizim İstanbul’da yediğimiz gibi değil. Hamuru neredeyse kağıt inceliğinde, çıtır çıtır… Üzerindeki harç da farklı; daha acılı, daha baharatlı ve keskin bir tat bırakıyor. Üzerine bol limon ve maydanoz serpiştirip dürüm yaparak yiyorsunuz. Ben dört tane yedim, yine de doymak bilmedim! 😅

Soğan Kebabı – “Soğandan Kebap mı Olur?” Demeyin!

Geçen hafta bir arkadaşıma Urfa’da yediğim soğan kebabından bahsettim. “Soğandan kebap mı olur?” dedi gülerek. İşte bu tepkiyi bekliyordum zaten.

Soğan kebabı, adı üstünde, soğanın şişe dizilip közlenmesiyle yapılıyor. Ama bu basit tarif, tadının basit olduğu anlamına gelmiyor! Közlenmiş soğanın o tatlımsı ve hafif yanık tadı, üzerine dökülen özel sos ve baharat karışımıyla birleşince… Hmmm, anlatamıyorum yahu! Sadece soğan sevmeyenler bile bayılabilir.

Neyse ki Urfalı bir tanıdığımdan tarifini aldım, bir gün sizlerle de paylaşacağım (yani becerebilirsem, çünkü mutfakta pek marifetli olduğum söylenemez 🙈).

Mırra – “Bu Kahve Değil, İşkence!”

Urfa’daki son günümde bir lokantada yemekten sonra “size bir mırra ikram edelim” dediler. Kahve severim, “tabii” dedim. Aman Allah’ım! Hayatımda içtiğim en acı şeydi herhalde!

Mırra, Urfa’ya özgü bir kahve ama bildiğimiz Türk kahvesinden ÇOOK farklı. Defalarca pişirilerek acılaştırılıyor ve küçücük fincanlarda ikram ediliyor. İlk yudumu alınca yüzümün aldığı şekli görmeliydiniz… Garson güldü: “İlk defa içenler hep böyle yapar, alışırsın.”

Alışmadım tabii ki… Ama kültürleri için çok önemliymiş, özellikle erkekler arasında bir sosyalleşme aracıymış. Ha bir de mırrayı ikram eden kişi, fincanı önce kendisi içip sonra misafire veriyormuş, böylece “kahvede zehir yok” mesajı iletiliyormuş. Ne kadar ilginç değil mi?

Sıra Gecesi – Yemek mi Eğlence mi?

Urfa deneyimimi taçlandıran şey kesinlikle katıldığım sıra gecesiydi. Sıra gecesi aslında sadece bir yemek değil, tam bir kültürel deneyim. Geleneksel Urfa evlerinde düzenlenen bu gecelerde, yerde oturarak ve sırayla çeşitli Urfa yemekleri yeniyor, ardından müzik eşliğinde sohbet ediliyor.

Benim gittiğim sıra gecesinde önce çiğ köfte yoğruldu, sonra kebaplar geldi, ardından tatlılar… Yemekten sonra da türküler söylendi, oyunlar oynandı. Urfalıların misafirperverliği gerçekten içimi ısıttı. Hiç tanımadığım insanlarla saatlerce sohbet ettim, gülüştüm, dans ettim.

Şunu fark ettim ki Urfa’da yemek sadece karın doyurmak değil, bir araya gelme, paylaşma ve keyif alma vesilesi. Belki de yemeklerin bu kadar lezzetli olmasının sırrı bu samimiyette ve paylaşma kültüründe gizli?

Velhasıl Kelam

Urfa mutfağı benim için tam bir keşif yolculuğu oldu. Daha önce hiç tatmadığım lezzetler, tanımadığım baharatlar ve pişirme teknikleri gördüm. İstanbul’a döndüğümden beri de sürekli Urfa yemekleri yapma çabasındayım ama bir türlü aynı tadı tutturamıyorum.

Sanırım o lezzetin sırrı sadece malzemelerde veya tariflerde değil, Urfa’nın kendisinde, insanlarında ve kültüründe…

Siz hiç Urfa’ya gittiniz mi? Hangi yemeklerini denediniz? Yorumlarda bekliyorum! Ben de belki sizin önerilerinizle bir dahaki Urfa seyahatimde yeni lezzetler keşfederim. 😊

Aşağıda Trt’nin hazırladığı güzel bir Şanlıurfa’ya ait diğer lezzetleri görmek için bırakıyorum iyi seyirler. Bol lezzetli günler,

Fatih Küçük

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top